Ey yağmur tanesi..! Arındır ruhumun kirlerini..! Arz’a inen her bir melekle gönder gözlerimin mavi rengini. Öyle melül-mahzun bakıp da yaralama kalbimi. Dök içindekileri de anlat bana kendini. Bilirim ,içine yük olanlardır;dışının götürdükleri… Ayazın onca derinliğine ;oynat yüreğimin bam telini.Öyle bir yaşam ol ki;kalmasın içimde âtinin endişeleri.Sevinç ol bağrımda ki;yeşersin Cennet’in nergis çiçekleri ve dağılsın bedenimin gam tümsekleri…
Ey yağmur..!Neden artık değil uğrak yerin arzın kalbi..?Kuddüs isimine küskün mü şimdilerde yüreğin..?Nasıl da hışımla topladın semanın enginliklerine eteklerini..!Bir muammadır ki;döndün içine derin derin…Söyler misin ey yağmur; neyi anlatmada şimdi gözlerin..?
Ey rahmet menbaı..!Çatlamış bağrı toprağın;sana duyulan hasretle…Bir kez olsun kelimelerime cevap ol;kelimelerinle...!Korkutma beni, ey bulutların en içli nidası..!Sen ki;göğün yere;en derin en güzel sevdası…Kavuşmak ol artık;ey yağmur..!Yokluğunun Cehenneniminde;korkunun kederli kollarına bırakma bizi..Günahlarımız mı ağır geldi inişine sebep; bilmem ki..?
Farkında mısın nasıl da ağlar nebatat ;gözlerindeki yetim ümitle.Yarım olan her şey mahkumdur ;çürümeye Tamamla bizi artık ; kendinle ve ab-ı hayat nefesinle..! Gidişin değil hayra alâmet;dön artık içimize de kalmasın yüreklerde kin ve nefret.!
Ey yağmur...!Bırak kendini meleklerin ellerine ki;önce sevsin, sonra alnından öpsün her bir tanesi.Üşüdüğünde sığındığın tek yer olsun onların göğüs kafesi.Sarıl kolların yettiğince ki;dağılsın sinenin buz kütlesi.Çık sonra sıcak yatağından;dağıt aleme Firdevs şulesini..Bak nasıl da sevinçle bekler seni yetimler efendisi…İNME..!...İNME çocukların üzerin ki;erimesin onların pamuk şekerleri..!